Çarşamba, Nisan 18, 2018

Gizli Bir Bar Bulmanın Heyecanı...

Kimsenin bilmediği, dışarıdan belli bile olmayan yerleri keşfetmenin heyecanı bir başka. New York’ta başlayan, sonrasında dünyanın diğer şehirlerine sıçrayan, gizli bar trendi son birkaç senedir İstanbul’da da çok popüler. Siz de tatile gittiğiniz şehirlerde en alakasız yerlerde barlar bulup bu heyecanı yaşamak isterseniz aşağıdaki önerilerime kulak kabartın.

Blind Barber

Manhattan’da bir erkek berberi düşünün. İçinde üç tane berber koltuğu, aynalar, fırçalar, tıraş bıçakları… Gece olduğunda aynı berberin önünde uzun bir sırayla karşılaşırsanız şaşırmayın. Kapısında iki adet iri yarı koruma duran bu dükkandan içeri girip berber koltuklarının yanından arka tarafa doğru ilerlediğinizde çılgınlar gibi dans eden insanlar göreceksiniz. Gündüzleri ön taraftaki berberde saç tıraşınızı olurken, geceleri arka taraftaki barda dans etmek ilk bakışta size biraz tuhaf gelecek olsa da, çok eğlenceli olduğu kesin.

pdt nyc ile ilgili görsel sonucuPlease Don’t Tell

Gece acıktınız ve canınız sosisli sandviç çekti. Barların arasında bir hot dog dükkanı buldunuz ve içeri girip siparişinizi verdiniz. Masada oturup sosislinizi yerken, arkada duran İngiliz tarzı kırmızı telefon kulübesine girenlerin bir daha geri çıkmadığını fark ettiniz. Korkmayın, kulübenin arkası yeni bir dünyaya değil, sadece gizli bir bara açılıyor. Ancak içeri girebilmek için akşamüstü saat tam üçte arayarak rezervasyon yaptırabilen şanslı kişilerden biri olmanız gerekli. Telefon kulübesinin kapısını açıp sağ tarafta asılı duran telefonu kaldırdığınızda diğer taraftaki kapı açılıyor. İçeri girdiğinizde ise sizi arkadaşınızın evindeki gibi samimi bir ortam, cool insanlar ve güzel içkiler bekliyor.


Apotheke

Chinatown’un hiç tekin gözükmeyen bir çıkmaz sokağında, tabelası bile olmayan Apotheke, vintage bir eczane havasındaki dekorasyonu, hastalıklara iyi gelen kokteyl menüsü, üzerlerinde beyaz doktor önlükleriyle deney tüplerindeki malzemeleri karıştıran barmenleri ve canlı caz müziği ile kesinlikle New York’un en eğlenceli yerlerinden biri. 250 farklı içkiden oluşan kokteyl listesinde içkiler ‘Sağlık ve Güzellik’, ’Sakinleştirici’, ‘Ağrı Kesici’, ‘Uyarıcı’ ve ‘Afrodizyak’ gibi pek çok kategoriye ayrılmış.

 


La Esquina

Soho’nun arka sokaklarında yol kenarındaki bir büfeden su ya da sakız alırken, depo kapısının şık bir bara açıldığını tahmin etmek hiç kolay değil. Büfeye giren havalı insanların, depo kapısından geçip kaybolduğunu görünce insanın merakı da doğal olarak artıyor. Kapıyı aşıp mutfaktan geçerek aşağı süzüldüğünüzde ise karşınıza mahzen şeklinde dekore edilmiş olan La Esquina çıkıyor. Mekan, hem lezzetli Meksika yemekleri hem de kokteylleri ile oldukça popüler. Duvarlardaki demir parmaklıklar ve şamdanlar ise gizli ve gizemli bir yerde olduğunuzu hissettirip eğlencenize heyecan katıyor.

No Vacancy

1902 yılında inşa edilmiş Viktorya tarzı bir evin içinde yer alan ve gizli girişi ile Amerika’da içkinin yasak olduğu 1920’ler dönemindeki barlara atıfta bulunan No Vacancy, Los Angeles’ın en ünlü barmenlerinin hazırladığı kokteyl menüsüyle de dikkat çekiyor. 2003 yılında açılan No Vacancy’nin loş atmosferi, ahşap dekorasyonu, barok döneme ait şöminesi ve caz müzik ile kendinizi geçmişe ışınlanmış hissedebilirsiniz.

Buck and Breck

Mitte’de yerel bir polis karakolunun hemen yakınında, harap bir kapının arkasına gizlenen Buck & Breck’in girişindeki “Kapalı” yazan neon işarete aldanmayın. Şehrin tanınmış miksologlarından Gonçalo de Sousa Monteiro ve Holger Groll’un mekanı Buck & Breck, kokteyl meraklıları için adeta bir cennet.

Boca Grande

Menüsünü oluşturan Katalan mutfağının karakteristik lezzetleri ve çarpıcı dekorasyonuyla Barcelona’nın en hip mekanlarından Boca Grande’nin en ilginç özelliği ise tuvaleti. Yemeğinizi bitirdikten sonra dans etmek için mutlaka tuvalete uğrayın. Unisex olarak kullanılan tuvalet alanında kabinlere ve lavabolara ek olarak bistrolar, DJ kabini ve oturmak için koltuklar bulunuyor.

boca grande toilet ile ilgili görsel sonucu 


Lavomatic

Paris deyince çamaşırhanede geçirilecek bir akşam aklınıza gelen son şey olabilir ama République metro istasyonu yakınındaki bu barı mutlaka listenize ekleyin. Rue Boulanger’daki çamaşırhanede doğru çamaşır makinesini bularak, eski ve spiral bir merdivenden ilerlemeye başlıyorsunuz. Üç kat çıkınca eğlenceli dekorasyonuyla mükemmel bir bara ulaşıyorsunuz. Bu arada üzerinize içki dökerseniz aşağıdaki makinelerde çamaşırlarınızı da yıkayabilirsiniz!

la bodega negra entrance ile ilgili görsel sonucuLa Bodega Negra

Old Campton Street’de dışarıdan neon ışıklarla donatılmış sex shop’u görünce başınızı diğer tarafa çevirmek yerine soldaki kapıdan içeri girin. Girişteki erotik posterler ve seksi hostesler sebebiyle hala biraz şüphe duymanız doğal, ancak sabırlı olun ve arka kapıdan geçerek merdivenlerden aşağı inin. Karşınıza mumlar ile aydınlatılmış, harika kokteylleri olan bir Meksika lokantası çıkacak.


Opium

Opium, Chinatown’da Dumplings’ Legend adlı iyi bir Çin lokantasının üst katında bulunuyor. Geceleri önünde koruma duran yeşil küçük bir giriş kapısı var. Üç katlı barın özellikle en üst katı kendinizi 50 yıl öncesinin Çin’inde hissetmenize neden olabilir. Opium’un kokteyl menüsü de son derece çeşitli.